Dönem ortasındaki girişimlerimizden biri Duru'yu kreşe başlatmaktı. Dört yaşındaki kızımızın hayali, arkadaşları Tino ve Dune’u biraz tatile gönderelim dedik.
Dışarıdaki iş hayatıma, dünyaya gelen bebeğimle birlikte ara vermiş bir anne olarak, ne kadar birlikte oyun oynayıp etkinlik de yapsam, hem aldığım pedagojik eğitimin katkısı ile hem de iç sezilerimle akran ilişkisinin önemini yadsıyamazdım. Cinsiyet kimliklerinin farkında oldukları bu dönemde her anlamdaki mahremiyet eğitiminin, paylaşım öğreniminin, grup çalışması ve birlikte oyun kurma, değerler ediniminin toplu halde kalıcı ve daha doğru öğrenilmesi de cabası.
Gelelim ilk güne... Duru o gün öğretmeninin elbise kuşağından tuttu... beni de müdüre hanımı da önüne atıp okulu şöyle bir tür attırdı. Biz aramızda alışır falan diye sohbet ederken arkasını dönüp “alışırım alışırım” demez mi... Alışırsın tabi cimcime. Ona güle güle deyip eve geldim.
Kendisi de öğle yemeğini yemedi tabi. Hem yemekhanedeki hem de oyun odasındaki curcunadan kaçtı.
Alışır... öyle söyledi ya.
Tabii bir pandemi çocuğu olarak gayet hijyenik büyüyen çocuğumuz aldığı ilk okul mikrobu ile hasta olmaz mı? Duru ikinci gün hasta oldu. Ama bu şekilde flora direnç kazanacak ve bağışıklık güçlenecek.
Bir haftanın sonunda Duru hala evden beni çağırtıyor öğretmenine. Ama yarım gün kreş macerasına şimdilik sabırla devam ediyoruz.
Tino ve Dune tatilde... Ama ben özlenerek hala aynı yerde en sevgili görevime devam ediyorum. Ben de seni özlüyorum. Üç saat bile evde olmasan. J